| Resimleyen: Sümeyra Solmaz |
Bir varmış bir yokmuş; Allah'ın kulu çokmuş. Hayat, düz gitmek isteyenin önünde dimdik bir yokuş, var mı öyle armut piş ağzıma düş... Hem isabet ettiremezsen armudu başkaları kapmaz mı? Kapar...
Bir armut bahçesinde her yer çiçek, aylardan Nisan... Çocuğun adı Hasan... Uzanmış bahçenin en büyük ağacının gölgesine, "ohh bee!" demiş. Yorgun göründüğüne bakmayın, yaptığı alt tarafı birkaç adım yürümekmiş.
Armut ağacı sinirlenmiş bu işe, homurdanmış. Bahçenin sulanması, ağaçlara, toprağa bakılması gerekmiş.
- Oğlum Hasan, demiş. Daha ne yaptın ki! Kalk da bahçeyi sula, toprağa bak. Çiçeklerimiz bayram etsin, yapraklarımız sevinsin. Sonra çiçekler çağla olsun, çağlalar ham armut... Ham armutlar pişsin, sen de kopar dalından. Hart diye ısır, suları akarken yanağından. "Oh bee!" de. İşte o zaman oh olur.
- Neee, demiş Hasan. Bir oh için ölsem bu kadar bekleyemem. Boyun kadar uzunmuş senin de yolun. Bak benimki çok kısa. Ben şimdi yattığım yerde uykuya dalayım, sen de akşam olmadan şöyle pişmiş bi armut ol, uyanınca da ağzıma düş, hart diye ısırayım, oh olsun bitsin.
- Eyvah, demiş armut ağacı. Bu çocukla işimiz var. Hiç anlamaz emekten, çalışmaktan, vermekten.
Hemen bir plan kurmuş içinden.
- Olur, demiş. Sen şimdi uyu, ben de bu arada armut oluvereyim.
Bu anlaşmaya çok sevinmiş ve uyumuş Hasan. Armut ağacı hemen eski dostu armut kurdunu çağırmış. O bu işlerin kurduymuş. Nerden bulduysa bulmuş, elinde olgun bir armut, çıkmış ağacın tepesine sıkıca bağlamış. Başlamışlar beklemeye...
Hasan uyanmış, bakmış tam tepesinde pişmiş bir armut...
- Hah, demiş. Demek ki çalışmama gerek yokmuş; işte armut pişmiş. "Hadi" demiş. "Uzatma da ağzıma düş."
Açmış ağzını yummuş gözünü...
Armut muuut diye düşmüş dalından amaaa ağzına isabet etmemiş. Yokuş kapmış armudu, yuvarlamış ha yuvarlamış. Hasan koşmuş ha koşmuş. Yokuş bu, bırakır mı? Armut yokuşun sonunda durmuş ama Hasan kan ter içindeymiş. Hemen kapmış armudu yerden. Hart diye ısıracakmış kiii gııyttt diye bir ses duyulmuş. Çünkü plastik bir armuttan başka bir şey değilmiş ısırdığı. Armut ağacı ve armut kurdu çok gülmüşler bu işe.
- Emeksiz bahçenin mahsulü ancak naylondan olur, demişler. Of demeden oh denmez, bunu sakın unutma.
Unutur muymuş Hasan, plastik armudun tadı hep aklındaymış. |