Güneş uyuyor/
Gürültücü maymunlar yine çığlık çığlığa. Hindistan cevizi taktukalarından çıkan ses, sahur vaktini haber veriyor orman sakinlerine. Sahur uyandırıcılarının sesine esnemeler karışıyor. Orman uğultuyla sahura uyanıyordu. Bu sahur da diğer sahurlar gibi güzel geçti. İkramlar, dualar ve yapraklar gecede ışıl ışıldı. Birlikte güneşin doğuşunu izlediler huzur içinde.
Güneş parlıyor/
Gündüz seyretmekle geçti ormanda. Anlamak ve düşünmekle... Bilge fil yukarı ırmak boyunda yavru fillere Ebabil kuşlarının hikâyesini anlatıyordu. Göletteki kuğuların sessizliği ne kadar anlamlıydı. Susup orucu dinlediklerinde başka kuşları hatırladılar. Uzak kıtaların susuz göllerinde kuraklıktan kanatsız kalan kuşlar vardı. Onların yetimliği ve hüznü kuğuları bir sessizlik heykeli yapacaktı neredeyse. Bir kaç damla merhamet süzüldü kanatlarına doğru.
Güneş bulutları topluyor/
Sabır fillerin hortumlarını kurcalıyor. Kaplumbağaların eğrelti otlarına bakışlarını değiştiriyor. Eğrelti otu neden eğreti bir bitki olsun ki... Lezizliği ve tazeliği su götürmezdi. Zürafalar, en yukarıdakinin anlamsızlığına şaşıyorlar artık. Alt daldaki yaprağın da aynı ağaca ait olduğunu yeni görmüş gibiler. Yavru kelebek Mavi Kanat, dünyaya geleli çok olmamış. Kısacık antenleri açlıktan süzülürken bunun bir anlamı olduğunun farkında. Yine de polenlere bakarken engel olamıyor ağzının sulanmasına.
Güneş şaşıyor/
Aslan neden hep sinirli? Kulağı haberci maymunlarda. Alageyik ailesinin gamsızlığı onu daha da kızdırıyor. Korkmuyorlar artık akşam yemeği olmaktan. Gözlerinin içine baka baka ırmak kıyısına iniyor suda yaprak kaydırmaca oynuyorlar. O ise bu manzarayı görmemek için büyük kayalıklara doğru yürüyüşe çıkar hep. Aslan oruçken sadece acıkıyor. Acıkıyor, sinirleniyor, kükrüyor sık sık. Aslanın orucuyla mavi kanadın oruçları bu yüzden hiç benzemiyor birbirine.
Aslanın orucu yerinde duramıyor ki. Ona göre bir aslanın orucu herkesinkinden büyük ve ihtişamlıydı. Çünkü en çok o acıkıyordu. En büyük mide onundu. Oruçla birlikte fakir düşmüş, güçsüzleşmiş, sıradan biri oluvermişti.
Güneş yorgun/
Orman sessiz. Güneş sırtını dağlara yaslamış soluklanıyor. Oruç, sarıdan turuncuya dönüyor yavaş yavaş. Olgunlaşıp günbatımı renginde bir meyve gibi kendini tamamlayacak. Mavi kanadın orucu güneşe doğru ışıklı taklalar atıyor. Ne muhteşem bir manzara...
Güneş bugün yavru kelebeklere iftarlık sarı polen şekerlemeleri hediye etti. Zürafaların uzun ince oruçlarına, saksağanların bükük gagalarına gülerek evine gitti. İftara anca yetişirdi.
Güneş gitti/
İftar habercisi sakar fil güneşin gittiğini görmüştü. Mağaradaki kuyuya eğilip üç kere üfledi ve var gücüyle bağırdı:
Buu, buuuuu, buu... Saat 5 hortum 7 yaprak. Orman için iftar vaktii... |