Evvel zaman içinde, mavi bir kulübede hasta bir yaşlı teyze vardı, bir armut ağacının altına oturmuştu. Yaşlı teyze, gözünü armutlara dikti ve şöyle dedi:
- Oh! Oh! Ne kadar güzel armutlar! Keşke yoldan birisi geçse de benim için şu armutlardan toplasa.
Daha yaşlı teyzenin sözü bitmemişti ki bir karga çıkageldi. Kanadını kapattı, teyzenin elbisesinin bağının üzerine oturdu. Gagasını açtı, kapattı. "Karu karu" diye ses çıkardı. Karganın gagası, yaşlı teyzenin dikkatini çekti ve şöyle dedi:
- Ey gagası uzun karga! Sen benim elbisemin bağının üzerine oturdun. Beri gel, uç ve yukarı çık. Ağacın üstüne otur. Hem kendin için, hem de benim için meyve topla.
Karga uçtu. Ağacın dalına kondu. Gagasıyla yavaş yavaş ağaca ve meyvelerine vurdu, fakat olmadı. Bir tane bile armut düşmedi. Karga mahcup oldu. Başını aşağı sarkıtarak şöyle dedi:
- Yaşlı Teyze! Şefkatli Teyze! Ben meyve toplayamıyorum.
Karga, daha sonra gelip yaşlı teyzenin yanına oturdu. Yaşlı teyze ve karga birlikte "ah!" çektiler. Yaşlı teyzenin gözü tekrar armutlara ilişti ve şöyle dedi:
- Oh! Oh! Ne kadar güzel armutlar! Keşke yoldan biri geçse de bizim için şu armutlardan toplasa.
Henüz yaşlı teyzenin sözü bitmeden bir grup serçe oraya geliverdi. Kanatlarını kapattılar, avlunun içine kondular. Yaşlı teyze kargaya baktı ve gülerek şöyle dedi:
- Belki onlar birbirlerine gaga vurarak meyveleri toplayabilirler.
Sonra da serçelere dönerek şöyle seslendi:
- Nazik, güzel, iri yapılı, çevik serçeler! Ağacımın üzerine oturun. Hem karga için, hem kendiniz için ve hem de yaşlı teyzeniz için meyvelerimi toplayın.
Serçeler memnun oldular. Uçtular ve ağacın dallarına kondular. Gagalarını vurdular, vurdular. Fakat bir türlü olmadı. Yoruldular ve şöyle dediler:
- Cik! Cik! Cik! Maalesef bu küçücük gagalarımızla sizin için armut toplayamayacağız.
Çabucak uçtular, karga ve yaşlı teyzenin yanına oturdular.
Yaşlı teyze, karga ve serçeler "ah!" çektiler. Armutlara baktılar ve şöyle dediler:
- Keşke yoldan birisi geçse de şu armutları bizim için toplasa.
Daha onların sözleri bitmeden bir "huu huu" sesi geldi. Şefkatli rüzgar, bir bu taraftan, bir o taraftan esti, "huu!" dedi, "huu!" dedi. Yaşlı teyzeye ulaştı. Huu huu diyen şefkatli rüzgar şöyle dedi:
- Yaşlı teyze! Sizin için meyve toplamaya geldim.
Huu huu diyen şefkatli rüzgar ağacın dalları arasına girdi. Dalları salladı. Gücünü gösterdi. Meyveler tane tane evin üzerine düştüler. Yaşlı teyze onları topladı ve yıkadı. Hem kendi yedi, hem de kargaya ve serçelere verdi. Sonra da hepsi beraber şöyle dediler:
- Ey şefkatli rüzgar! Elleriniz dert görmesin.
Şefkatli rüzgar gülerek:
- Afiyet olsun!, dedi. Sonra da aralarından uzaklaşıp gitti.
Yaşlı teyze, karga ve serçeler şöyle dediler:
- Huu huu diyen güzel ve şefkatli rüzgarın davranışı, diğerlerinin düşüncesinden daha iyidir. |