Kral Mafi tahtında düşünceli düşünceli oturuyordu. Saatlerce düşündü. Düşündükçe de gerildi. Gerildikçe taht odasının döşemelerini eskitircesine hızlı hızlı gezindi. Veziri Muşi böyle zamanlarda onu fazlaca şişirilmiş bir balona benzetir ve sıkıntıyla beklerdi. Ve nihayet Kral Mafi mühim meselelere çözüm ararken kullandığı kalın sesiyle:
- Vezir Muşi, Vezir Muşi nerdesin?!, diye bağırdı.
- Bu... Buradayım efendim, diye kekeleyerek koşturdu Muşi. Bu patlamalara alışık olsa da ödü kopmuştu. Allahtan Kral Mafi, az önce taht odasının merdivenlerinde şekerleme yaptığını görmemişti. Zaten bugün her zamankinden ciddiydi. Daha sözlerine başlamadan kesik kesik öksürdü ve kendini göstererek:
- Biliyorsun Muşi ben hem kral, hem de bir yazarım, dedi.
- Evet efendim siz bir kralsınız ve de bir yazarsınız, diyerek kralını onaylamakla yetindi Muşi. Anlaşılan Kral'ın derdi yine kendi kendisiydi.
- Evet yazar olmasına yazarım ama büyük bir sorunum var, diye yakınarak devam etti Kral:
- Ne yazacak olsam daha önce yazılmış oluyor. Kitaplarda kendi cümlelerimin aynısıyla karşılaşınca deliye dönüyorum. Oysa ben öyle cümleler kurmalıyım ki daha önce kimse söylememiş olsun. Farklı olmak istiyorum Muşi. Beni anlıyor musun?
Muşi'nin değişik cümleler kuramamanın acısıyla kıvranan kralını anlamaktan başka çaresi mi vardı? Bıyığının altında, kocaman sakalının üstünde, kamburu belinde ince dudaklarını fark ettirmeden homurdandı:
- Ah canım, bu muydu derdin? Ava bile çıkmaz, yatmaz uyumaz, habire yazar, yazar, susar... Muşi n'apsın şimdi? Az mürekkep yalamış yutmuşluğu vardır ama anasının anlattığı masallardan daha değişik şeyler duymamıştır hayatında. Krala da bunları mı anlatsa acaba? Mesela Hurhur Nine'nin Kazanı, Gökten Düşen Üç Pabuç, Korkak Dev Himoni gibi acayip masallar anlatırdı annesi. Kral, yazmak için bundan daha iyisini mi bulacaktı?
Muşi, değişik şeyler yazamıyorum diye acı çeken kralına bu fikrini anlatır anlatmaz pişman oldu. Kral'ın öfkesi geçecek gibi değildi:
- Olmaz Muşi, ben hiç duyulmamış olsun istiyorum. Bu masalı sen duymuşsun bir, şimdi de ben duydum etti iki, yerin de kulağı var etti mi üç? Ben sadece bana ait cümleler yazabilmek istiyorum. Beni anlıyor musun?
(Devamı BeyazBulut dergisinin 1. sayısında... Abone olmak için tıklayın.) |