| Resimleyen: Akhilesh Sharma |
Çatılardan eğilen sivri uçlu sarkıtlarda bir kıpırtı... Değdikçe elimizin buz kestiği sularda bir hareket... Sadece akan suda, durgun suda değil hareketlilik. Ağaçların gövdesine, tohumların içlerine kadar yürüyen suyu da almış bir hazırlık... Isındı mı yerinde duramaz artık, haşarı bir çocuktur su. Yarış yapar her damlası bir diğeriyle.
26 Şubat... Şubat çekip gitmeden takvimlerden, ikinci cemrenin de düşmesini bekleyecek. Suya düştü bugün cemre. İçtiğiniz sulara dikkat edin artık, cemre karışıverir kanınıza. Bahar gelince kanların deli deli akması boşuna mıdır sanırsınız? Cemre düşmüş havayı çekince içinize, cemre düşmüş suları içince, eh kanınıza da karışır cemre. Delikanlı olur bahar gelince herkes. Kanları deli deli akar, unuturlar oturmayı miskin miskin. Çağıldayarak akan bir şelale gibi olur kanımız. Bizi hoplatır, zıplatır, bir uzaktan bir uzağa dolaştırır. Yakında toprak da nasibini alacak cemreden. Kanına cemre karışmış her canlı gibi toprak üzerinde seke seke ilerlememek için kalmayacak artık hiçbir mazeret.
Demiştik ya cemre, ateş topu demek olur diye. Şimdi de suya karıştı ateş topu. Suyun rengi soğuktan sıcağa dönmeye başladı dalga dalga. Bahar yağmurları bereketle gelecek, ıslatınca bizi, üşütmeyecek. Bir ikindi vakti başlayan yağmurun altında ıslanmak isterseniz, şimdi tam sırası. Saçlardan şıpır şıpır, çatılardan tıpır tıpır yere inecek damlalar. Kuşlar gibi omuzlarımıza konacak. Haşarı çocuk yerinde durur mu? Hemen yere atlayacak. Başımızda mola verecek, açınca avuçlarımızda birikecek. Aman kayıp gitmeden, bir avuç cemreli suyu indirin mideye.
Siz de cemreli yağmurlar gibi dolaşın yeryüzünde. Ama çok ıslanmayın, ıslatmayın gereksizce. Sonra üzülür anneler. Anneler üzülünce cemreler küser. |