Saatin kaç olduğunu soran arkadaşına "eti kemik geçiyor" diyecek kadar soğuk esprilerden hoşlanıyorsan, bu yazı tam sana göre. Şimdi beni iyi dinle. Buz gibi esprilerim var. Başka yerde bulamazsın bunları. Dikkat et, kimsecikler duymasın! Ne demişler, yerin kulağı var... Bu arada benim de kulağım var. E, ben yer miyim? Elbette yemem...
Geçenlerde bayram tebriği için Hayriye'yi aradım. Laf lafı açtı. Meğer bizimki tatilde Seyir Bulutu'yla Fransa'ya gitmiş. Tabelada "Fransa" yazıyormuş. O da:
- Aaa, burayı da mı Sabancı aldı?, demiş.
Ah saf kız! Hiç öyle şey olur mu?
Bizim Fuat var ya... Hani Gizemli Ansiklopedi'deki Fuat... Onu da aradım bayramda. Selim'le hâlâ ansiklopedinin içindelermiş. Çıkamamışlar bir türlü işin içinden. Nereden estiyse bir bilmece geldi benim de aklıma:
- Fuat, bil bakalım hangi araba namaz kılıyor?, diye sordum.
Hemen cevabı yapıştırdı o da:
- Reno Clio...
Baktım, Fuat benim numarayı yutmadı. Bir kez daha denedim:
- Bu arada amcanın sana selamı var.
- Hangi amcanın?
- Merakettin Amca'nın...
Bu sefer zafer benim. İkimiz de güldük bolca. Fuat, aynı espriyi Selim'e de yapacağını söyledi. Hah ha... Bu bayram herkes bir tuhaf. Herkes soğuk espri yapıyor. Sanırım bulaşıcı... Ben de bu hastalıktan nasibimi almışım ya, aferin bana!
BeyazBulut'un muhterem editörlerinden duyduğuma göre Parçalı Bulutlu FM'deki müzikler dinleniyormuş. İyi, dedim ben de, zaten çok yorulmuşlardı. Biraz da dinlensinler...
Unutmadan, Ham Hum Lokantası yetkililerine iletmek istediğim bir not var. Efendim, 1968'de içilen kahvelerin hatırı dolmuş. Dolayısıyla kahvelerin tazelenmesi icap ediyor. Bu iş için acil eleman ayarlanmalı, benden söylemesi...
Şimdi diyeceksin ki, ne bu? Daldan dala atlıyorsun. Ama lütfen izin ver, bir şey daha anlatıvereyim... Geçenlerde tarih dersinde öğretmenimiz sordu:
- Viyana Kuşatması neden kaldırılmıştır çocuklar?
Ben de hemencecik cevap verdim:
- Atacak Bulutkuş'umuz kalmadığı için öğretmenim.
Kimse bir şey anlamadı. Şaşkın şaşkın suratıma baktı öğretmenim. Galiba bunlar bizim Bulutkuş'u tanımıyorlar. Cık cık cık. Ne ayıp!
Demedim mi sana espriler buz gibi. Uuuu... Üşüdüm yahu! Son olarak kısa bir şey söyleyeyim de öyle gideyim bari:
- Milim!
- ...
- Hani santimin bi' ufağı... | 
