Anasayfa
Binbir Bulut Masalları
Bir Şiir Sana, Bir Şiir Bana
Deneme Bir Kii
Beyaz Mikrofon
Tavşanlı Makas
Kahkaha Ağacı
BB Kitaplığı
Beyaz Mikrofon

Sevde Sevan Usak: "Bir çocuğun yaşayabileceği en güzel çocukluğu yaşadığımı düşünüyorum."

Söyleşi: Vural Kaya

DİĞER RESİM:

Sevde Sevan Hanım, merhabalar! BeyazBulut çocukları da size "merhaba" diyor. Önce çocukluğunuzu konuşalım istiyorum, ne dersiniz? Çocukluğunuz nerede, nasıl geçti? Çocukluk tadında sizde kalanlar neler?

Çocukluk yıllarım İsviçre'nin yemyeşil bir şehrinde geçti. Ailenin ilk çocuğu, sülalenin ilk torunu olduğum için olsa gerek yanımda hep benimle ilgilenen birileri vardı. Özellikle dayım ve teyzemin haklarını ödemem mümkün değil. Bugün bile sık sık teyzem yırttığım diplomasından, dayım da kırdığım plaklarından söz eder. Çocukken bol bol oynadığım rivayet olunuyor, en çok da legolarla. "Kızınız yine bizim oğlanları dövdü!", haftada birkaç kez anneme iletilen şikayet cümlesiymiş. Yalın ayak toprakta gezdiğimi ve bunu çok sevdiğimi hatırlıyorum. Bir de şişme havuzda sıcak havalarda arka bahçede bol bol serinlediğimi... Zihnimde onlarca kare olmasa da, hep çok iyi bir çocukluk geçirdiğimi düşünmüşümdür. Benimle çok ilgilenen geniş bir aile, zıplayabileceğim koca bir bahçe, oynayabileceğim birçok oyuncak, sokakta dövebileceğim birkaç çocuk, anaokulunda yapılacak bir dolu ders ve bunların yaşandığı mutlu, huzurlu bir ortam...


Hayatınıza yön veren, kendisinden etkilendiğiniz bir büyüğünüz oldu mu? Nineniz dedeniz? Ya da kim? Onlarla iletişimiz. Şimdiye etkileri?

Anneannem benim kahramanımdı. Her zaman karşısındakinin ihtiyaçlarını anlamaya çalışırdı. Ve her sorun için mutlaka bir çözümü vardı. Ne yazık ki, hayallerimizin tamamını gerçekleştirecek kadar ömrü olmadı. Ancak ilk gençlik yıllarıma kadar onunla beraber olabildim. Annem, benim yüzümden düşüp dişini kırdığını anlatır anneannemin; kardeşim yüzünden gözlük sapı yerinde bir lastikle dolaştığı günleri ben de hatırlıyorum. Bana heceyi söktüren o olmuştur. İlk kitaplarımı onunla okudum. O kadar fedakardı ki, hasta haliyle sabahın 5'inde kalkar, ben ders çalışayım diye sobayı yakardı. Vefatından birkaç yıl önce anne ve babama kızıp, eşyamı toplayıp ona kaçmıştım. Her zaman dinlerdi, her zaman anlamaya çalışırdı. Sürekli olarak, okumanın ve eğitimin ne kadar önemli olduğundan bahsederdi. Ve takdir etmeyi de unutmazdı.

Özellikle iş hayatımda, çalışma arkadaşlarımı dinlemek ve onları anlamaya çalışmak gibi bir gayreti sanırım anneanneme borçluyum. "Bunu çözmenin bir yolu olmalı!" anlayışı da ondan bana miras kalmış olabilir.


Kitaplarınızı konuşalım biraz da. Özellikle okulöncesi çocukları için yazmayı ilke edindiniz sanırım. Tabii böyle bi tanımlama uygunsa?! Ne dersiniz. Yazma uğraşınızı nereye koyuyorsunuz? Çocuklar için yazma sebepleriniz ya da?.. Bunları konuşmamız mümkün mü? Özelde kitaplarınızı da... Bunların içerisinde tabii ki Kur'an alfabesinin 29 çocuğu ile tanışıp onların hikayesini yazdınız bize: Ha, Ha, Hapşurunca Üç Havuç...

Aslında editörlük zamanımın çok büyük bir kısmını alıyor. Geri kalan zamansa okunacak çocuk kitaplarına gidiyor. Bir de bu arada çocuklarla beraber geçirdiğim zaman var; grup çalışmaları. Yazmak içinse ancak sınırlı, çalıntı zamanları kullanabiliyorum. Planladığım, not alıp kenara attığım, içeriğini hatta kahramanlarını belirlediğim birçok proje var ama şimdilik vakit yok. Ara ara nefes alıp, o çalıntı zamanlarda yazdığım özellikle okul öncesi metinler oldu. Bir kısmı kitap olarak çocukların ellerinde şu anda, bir kısmı da kısa bir süre içinde çocuklarla buluşacak. Yazmak için daha fazla zaman ayırmak isterdim; bir gün olacak, bakalım...

Özellikle okul öncesi metinlere yoğunlaştığım doğru. Dil ve üslubumun o yaş grubu için uygun olduğunu düşünüyorum. Okul öncesinde hem edebiyat zevki kazandıracak hem de çocuğun somut işlem dönemine uygun, anlayabileceği metinler üretme çabasındayım. Böyle bir ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. "Nasıl olsa 16 sayfa, her sayfada 2-3 satır, ne yazsak gider..." anlayışının hakim olduğu bir alan okul öncesi. Ama o yaştaki çocuklara layık kitaplar ortaya koymak lazım bence. Üstelik kitap okuma alışanlığı, bebeğin bir nesneyi elinde tutabileceği zaman başladığına göre daha da dikkatli olmak lazım.

Şu an çocukların ellerindeki kitaplarım dinî içerikli metinler. Okul öncesinde dinî kavramları çocuklara aktarmak oldukça zor. Çocukların din ile ilgili sorularının olduğu buna karşın somut cevapları anlayabildikleri bir dönem okul öncesi. Hem metni zihinsel gelişime uygun oluşturmak, hem de kavramları somut olarak ifade etmek gerekiyor. Çanta Kitaplar da, Hapşurunca Üç Havuç da bu alanda bir ilkti ve çocuklar çok sevdiler.

Bu arada okul çağı için not aldığım projeler de var, ama iyi bir okul öncesi kitaplığı oluşturmadan o alanda ürün vermeyi düşünmüyorum.


Çocukluk ve oyuncaklar... Oyunlarınız, oyuncaklarınız... Bu oyun ve oyuncaklardan bugün bile hiç unutamadığınız, bir hikâyesi olan bir oyuncağınız var mı? Bu hikâyeyi bizimle paylaşır mısınız?

Zihnimde yer eden bir oyuncağım yok. İlköğretim döneminde seksek, ip atlama, çelik çomak, çivi en favori oyunlarımdı. Ortaokulda da basketbol... Ama okumayı öğrendiğim andan itibaren kitap okumak, tek başına oynamaktı benim için.


Dünün ve bugünün çocukları arasında ne tür farklılıklar var. Nereye gider çocukluk serüveni sizce?

Ben bir çocuğun yaşayabileceği en güzel çocukluğu yaşadığımı düşünüyorum. Eğlence, hareket, macera, sevgi, ilgi... Doğayla iç içe olabildim, koşabileceğim bir bahçe vardı, oyun oynayabileceğim arkadaşlarım, bana vakit ayırabilen bir ailem oldu. Çocuklar özellikle büyük şehirlerde yaşayanlar açık havada oyun oynayamıyorlar. Koşup, atlayıp, zıplayamıyorlar. Fizikî hareket imkanları çok sınırlı. Oyun türleri değişti, sosyal oyunlar çok azaldı. Bilgisayar bir çocuğun oyun ihtiyacını ne kadar karşılar ki! Çocuklar birbirlerinin yüzlerini görmeden oyun oynuyorlar. Aile içi iletişim, özellikle televizyon sebebiyle azalmış durumda. Sohbet ve muhabbet nadiren oluyor. Babaların mesai saatleri eskisine kıyasla daha yoğun ve çocuklarıyla çok az beraber olabiliyorlar. Bu eksiklikleri aileler maddî imkanlarla telafi etmeye çalışıyorlar. Bence sorulması gereken şu: Çocuklar mutlu mu? Eğer cevap evet ise, çocukluk daha iyiye gidiyor demektir. Eğer cevap hayırsa; cevabı ortada...


Çocukluğunuzda sizi en çok etkileyen kitap?.. O günlerde yazmak ya da yazarlar hakkında neler düşünürdünüz?

Ben bir Jules Verne fanatiği idim. Bundan yaklaşık 30 sene önce Altın Kitaplar vardı. Ve ben her hafta, haftalığımı alır almaz, kitapçıya koşardım. Önce Jules Verne'in yeni bir kitabı var mı diye bakardım. Varsa alır, yoksa Gülten Dayıoğlu'nu tercih ederdim. Hâlâ en sevdiğim çocuk kitapları fantastik olanlar... Bir de çizgi roman merakım vardı. Mahallenin erkek çocuklarıyla takas yapardık. Koli koli kitap değiştirirdik. O zaman bu işin bir piyasası filan da vardı. Seri numaralarına bakılır, eksikler tamamlanırdı. Tommiks, Teksas, Zagor, Tarkan vs. Ama ben en çok Mandrake'yi severdim. İlgi alanlarının çok erken yaşlarda oluştuğu kesinlikle doğru.

O yaşlarda okuma ile ilgili zihnimdeki en canlı kare, her pazar aldığım Milliyet Kardeş ve Tercüman Kardeş dergileri... (O zaman haftalıktılar.) Battaniyenin altına girer, sırtımı kambur yapar, soğuk kış günlerinde daha soba yanmadan okumaya başlardım. Babam sonra o dergileri ciltlettirmişti. Bir tanesi hâlâ durur.

Bir de hiç unutmam, annem gece odaya gelip ışığı zorla kapatırdı. "Yeter kızım sonra okursun" derdi. Ben birkaç dakika sonra perdeyi açar, camıma denk gelen sokak lambasının ışığında okumaya devam ederdim. Benim kitap okuma tutkumdan aile arasında ne zaman laf açılsa annem, "O çocukken de böyleydi, ben ışığı kapardım, o yine de okurdu" der. Demek ki farkındaymış.

Yazarlarla ilgili bir şey düşündüğümü hiç hatırlamıyorum. Hele yazmayı; asla aklıma gelmezdi...


Büyüyünce ne olmak isterdiniz?

İlkokulda matematik öğretmeni olmak isterdim. Hatta doğudaki okullara gidip orada öğretmenlik yapmalıyım, derdim. Sonra ortaokulda bayanlar basketbol liginde oynamaya başlayınca, profesyonel basketbolcu olmayı istedim. Bu arada İşletme Fakültesi mezunuyum. Ve kendimi çok mutlu hissettiğim, hayatıma anlam katan ve hayatımı kapsayan harika bir iş yapıyorum. Neye niyet, neye kısmet... :)

<- Geri Git

Bu Bölümde Başka Neler Var?
Sen de Katıl Bize
Toplam 3 yorum yapılmış.
Üye Girişi
Kullanıcı Adın:
Şifren:
[ Ücretsiz Üye Olayım | Şifrem Neydi? ]
İyilikler Antlaşması
Merakettin Amca, biz neden yaşıyoruz?
Serin Selamlar
Meraklı Ce, Sultan Fatih'le Tanışıyor
Kocaman Ayaklı Çocuk: Menta
BeyazBulut Çocuk Ülkesi | © 2005-2024