Ödev kelimesi, "ödeme"yi çağrıştırıyor. Ödenecek bir borç yahut bir ceza gibi. Belki de adı değiştirilmeli. Zira çocuklar da anne babalar da "ödev" denilen şeyden hoşlanmıyor. Anne babaların yaygın şikayeti çocukların ev ödevlerini yapmada isteksiz olmaları. Hal böyle olunca çocukların ödevleri anne babaların ödevleri haline geliyor. Hemen her evde "ödevleri" için endişelenen anne babalar...
Çocuklar sandığımızdan daha zekiler ve çoğu kez işlerini anne babalardan daha iyi biliyorlar. Ödevlerinin sorumluluğunu gönüllü olarak üstlenen ebeveynler çocuklarına arayıp da bulamadıkları bir konforu yaşatıyorlar aslında. Anne babası kendisi yerine ödevi için dertlenen çocuk, doğal olarak ödevini "takmıyor". Akıllıca olan da bu değil mi zaten? Öyleyse her şeyden önce yapılması gereken çocukların ödevlerini çocuklara bırakmak. Bunu onların şahsi işleri/meseleleri olarak kabul etmek ve bu meselenin sorumluluğunu da onlara bırakmak.
Daha önce de belirttiğimiz gibi, belki de "ödev"in adının değiştirilmesi çocuğun ona bakışını farklılaştırabilir. Ertesi gün öğretmeninin üzerine atacağı bir imza için ödev yapmak çocuğa ödevi öğretmenine ödemek zorunda olduğu bir borç gibi düşündürür. Ödevin muhtevası ve çocuğa sunuluşu ona çocuğun zihninde kendisi için dikkate değer anlamlar oluşturacak şekilde olmalıdır. Başka bir ifadeyle, yaptığı faaliyet her ne ise, çocuğa kendini gerçekleştirme imkanı vermelidir ki kendisi için bir anlam ve önem ifade etsin. Bu da elbette ödeve çocuğun kendi zihninden, düşünce dünyası, hayalleri ve hislerinden katabildiklerine bağlı bir durumdur. Yaptığı işte kendini gerçekleştirdiğini hissetmesi, çocuğun o işte kendine ait unsurlar görmesiyle mümkündür. Mesela hayat bilgisi kitabının yirmi yedinci sayfasını okuyup özetlemek yerine, çocuktan okudukları hakkında düşündüklerini, hissettiklerini, hayal ettiklerini, hayal edemediklerini, gerçek hayatla kurabildiği bağlantıları anlatmasını istemek onu eğitim sürecine etkin bir katılımcı olarak dahil edecektir. Yalnız pasif bir alıcı olarak kalmasını önleyecektir. |